Kızıl Veba, insanlığın büyük bir salgınla yok oluşunu ve uygarlığın çöküşünü konu alan Jack London’ın çarpıcı distopya eseridir. onsöz.tr kitap okuma etkinliğinde, bu kısa ama derinlikli metni birlikte okuyup düşüncelerimizi paylaşıyoruz. 15 Haziran – 30 Haziran 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek etkinlik boyunca, kitaba dair yorumlarınızı sayfanın altındaki yorum kısmında paylaşabilirsiniz.
Konu
2073 yılında geçen hikâyede, insanlığın büyük kısmını yok eden ölümcül bir salgın sonrası, medeniyetin çöküşünden sağ kurtulan yaşlı bir akademisyen, torunlarına eski uygarlığın çöküşünü anlatır. Roman, geçmişin görkemli uygarlıklarına duyulan özlemle, doğaya dönmüş bir dünyanın sade gerçeğini karşı karşıya getirir.

📚 Kitap Okuma Etkinliği: Kızıl Veba – Jack London
Etkinlik Teması: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada İnsanlık ve Uygarlık
📖 Kitap Hakkında Kısa Bilgi
- Kitap Adı: Kızıl Veba
- Orijinal Adı: The Scarlet Plague
- Yazar: Jack London
- Yayımlanma Yılı: 1912
- Tür: Bilimkurgu, Distopya, Toplum Eleştirisi
- Sayfa Sayısı: Yaklaşık 80–100 (çeviriye göre değişir)
Konu:
2073 yılında geçen hikâyede, insanlığın büyük kısmını yok eden ölümcül bir salgın sonrası, medeniyetin çöküşünden sağ kurtulan yaşlı bir akademisyen, torunlarına eski uygarlığın çöküşünü anlatır. Roman, geçmişin görkemli uygarlıklarına duyulan özlemle, doğaya dönmüş bir dünyanın sade gerçeğini karşı karşıya getirir.
📅 Etkinlik Detayları
- Başlangıç Tarihi: 15 Haziran 2025
- Bitiş Tarihi: 30 Haziran 2025

🗣️ Tartışma Başlıkları
- Salgın sonrası toplum tasviri:
Medeniyetin yok olmasıyla birlikte insan ilişkileri, yaşam tarzı ve değerler nasıl değişiyor? - Jack London’ın öngörüleri:
1912’de yazılmış bu eser günümüzdeki salgınlar ve krizlerle nasıl paralellik kuruyor? - İnsan doğası ve ilkel yaşam:
Teknolojiden uzaklaşan insanlık, gerçekten daha mı özgür? - Anlatıcının bakış açısı:
Yaşlı bir adamın nostaljik anlatımı, torunlarının umursamaz tavrıyla nasıl çelişiyor? - Uygarlığın kırılganlığı:
Kitapta uygarlık çok kısa sürede çöküyor. Bu gerçekçi mi? Bugünkü toplum buna ne kadar hazırlıklı? - Bilginin değeri ve unutuluşu:
Bilim, tarih ve kültürün unutulması sizce ne kadar olası? - Pandemi çağrışımları:
Kızıl Veba ile COVID-19 gibi güncel salgınlar arasında benzerlikler kurulabilir mi?
- Düşüncelerinizi, alıntılarınızı, eleştirilerinizi yorum kısmında paylaşabilirsiniz.
- Dilerseniz kitabın farklı çevirilerini karşılaştırarak okuyabilirsiniz.
- Okurken şu soruları da düşünebilirsiniz:
- Eğer bugün bir felaket olsa, bilgi ve kültür nasıl aktarılırdı?
- Toplumun hafızası ne kadar süre dayanır?
Ben kitabı iki üç ay önce okudum, o nedenle yeniden okumayacağım ama düşüncelerimi yazmak istedim yine de. Ben iş Bankası yayınlarından okudum. Jack London’ın Kızıl Veba kitabını okurken en çok etkilendiğim şey, medeniyet çöktükten sonra bilginin nasıl da unutulup gittiği oldu. Birkaç nesil sonra insanlar elektriği, tıbbı, tarihi bile hatırlamıyor. Bu kadar kısa sürede her şeyin yok olabileceği fikri ürkütücü geldi. Biz de COVID-19’la benzer bir süreç yaşadık ama tabii London’ın anlattığı kadar vahim değildi. Yine de kitap, uygarlığımızın aslında ne kadar kırılgan olduğunu düşündürdü.
Bir de yaşlı anlatıcıyla torunları arasındaki kopukluk dikkatimi çekti. Adam geçmişin değerlerini anlatmaya çalışıyor ama torunları hiç umursamıyor. Sanki bugün bizim kuşağın teknolojiye bağımlılığıyla büyüklerimizin anlattıkları arasındaki uçurumu hatırlattı bana.
Kısacası, kitap hem distopik kurgusuyla sürükleyici hem de insana “Acaba biz de böyle bir sona mı gidiyoruz?” diye sorgulatıyor. Eğer toplumun çöküşü, insan doğası ve unutulan geçmiş temaları ilginizi çekiyorsa kesinlikle okumalısınız.
Kızıl Vebayı okumaya başladığımda klasik bir distopya sanmıştım ama baya sarsıcı bişey çıktı karşıma medeniyet aslında ne kadar kırılganmış diye düşünmeden edemiyorum
Kitaptaki salgınla 2020de yaşadığımız covid dönemi arasında çok benzerlik var
marketler boşalıyor insanlar panikliyo falan adam bunları 1912de yazmış ürkütücü
En ilgimi çeken şey barbarlık konusu oldu bizim geri kalmış diye küçümsediğimiz hayat tarzı aslında her şey yıkıldığında işe yarayan tek şey gibi
yaşlı adam var torunları p adama gülüyolar ama aslında o adam eski dünyanın son tanığı gibi bişey
Belki de en düşündüren yer acaba biz de o torunlar kadar vefasız mıyız
Dedelerimiz ninelerimiz bişey anlattığında sıkılıp geçiştirmiyor muyuz çoğu zaman